Kütüphane
İki öğrenci kütüphaneye girer. Kütüphaneci, öğrencilere ters ters bakar.
Kütüphaneci: Çocuklar nereye?
Tezat: Kütüphaneye.
Kütüphaneci: Önce öğrenci kartlarınızı görmeliyim.
İki öğrenci kütüphaneciye doğru giderler. Cüzdanlarını çıkarıp gösterirler.
Ferhat: Mühendislik. Maden bölümünden Ferhat. Bu arkadaşım da Kimya departmanından Atomaltı Tezat. Ortak dersimizden ödevimiz var ve araştırma yapmak için kütüphaneyi incelemeliyiz. Sizin için bir sorun olmaz diye düşünüyorum. İzninizle memur hanım.
Kütüphaneci: Kusura bakmayın. Sizi sıradan kişiler sandım. Herhangi bir ihtiyacınız olursa haber verin. Arşivlere ulaşmanızı da sağlayabilirim.
Ferhat: Teşekkürler hanımefendi. Siz işinizin gerektirdiği şekilde davrandınız. Rütbenizin yükselmesi için üstlerinize bir tavsiye mektubu yazacağım.
Gençler kütüphaneye geçerler. Kitapları incelerler.
--------------------------------------------------
Kütüphanede iki arkadaş bireysel olarak ders çalışmaktadır.
1.Arkadaş: Olmuyor ya... çözemiyorum, hiçbirini çözemiyorum.
2.Arkadaş: Konuya tekrar çalışalım, anladıktan sonra çözersin.
1.Arkadaş: Abi hiç çözemiyorum diyorum. Hem ne gerek var bunlara?
2.Arkadaş: Laflarına dikkat et!
1.Arkadaş: Yeter artık, bunlar hayatımızda ne...
2.Arkadaş: Sessiz ol... lütfen, lütfen.
1.Arkadaş: Susmak yok artık. Bunlar hayatımızda ne işe yarayacak?(Tüm kütüphanede yankılanır.)
Kütüphaneci, telsize uzanır hemen.
Kütüphaneci: Acil yardım istiyorum. KKK(Kütüphane Karantina Kurumu) acil yardım istiyorum. 451 vakası.
2.Arkadaş: Olamaz, ne yaptın sen?
1.Karantinacı: Vakazede nerede?(Kütüphaneci gösterir.)
1.Arkadaş:Karmaşık sayılardaki -i ne işime yarayacak? -i ifadesinin matematikte ne işi var? En azından Türkçede kullanılsa yanmam. Küfürleri sansürlemek için +i'leri götürür.
1.Karantinacı: Hastalık uç boyutlara ulaşmış. Hastayı kaybediyoruz.
1.Arkadaş: Okulu bırakıp, ticarete atılacağım.
2.Arkadaş: Haaaaaayıııııır...
1.Karantinacı: Ölüm saati?
2.Karantinacı: 18.56.
1.Karantinacı 2.Arkadaşa döner.
1.Karantinacı: Üzgünüz, size iyi çalışmalar.
Karantinacılar, 1.Arkadaşı alırlar ve götürürler.
--------------------------------------------------
Ferhat: Burası boş mu, oturabilir miyiz?
Gereksiz Kişi: Buyurun.
Ferhat: Araştırmalarımıza bu kitaplardan başlayalım.
Tezat: Tamam başlayalım da, daha ne ödevi olduğunu bile anlayamadım. Ödev olduğunu ben niye hatırlamıyorum?
Ferhat: Araştırma yapabilmek için yalan söyledim. Şimdi bana yardım etmelisin. Daha bakacağımız çok kitap var.
Gereksiz Kişi: İstemeden kulak misafiri oldum. Siz kütüphaneciyi mi kandırdınız?
Ferhat: Sen karışma dostum. Bu senin boyunu aşar.
Gereksiz Kişi aşırı bir sırıtmayla yavaş yavaş kalkmaya başlar.
Ferhat: Birader uzunsun tamam, senin boyunu aşmaz, tamam mutlu musun, hadi yorma bizi, daha fazla kalkma. Yarı yoldayken oturman kolay olur.
Tezat: Tamam yardım edeyim de hangi konulara bakmam gerek?
Ferhat: Dağların iç yapısı, taş ve toprak çeşitleri ve özellikleri.
Tezat: Ne için bakıyorsun peki? Bitirme projesi mi?
Ferhat: Bir kız için.
Tezat: Kız mı? Ne alaka? Adı ne? Sizin bölümde mi? Onun ödevini yaparak mı yürümeye çalışıyorsun?
Ferhat: Ne çok soru sordun be, adı Şirin arkadaşım.
Tezat: Tezat'ın neyi şirin lan?
Ferhat: K...
Tezat lafını keser.
Tezat: Yani aslında adımın var bir şirinliği, çekiciliği var. Kendim de adıma sempatiklik katıyorum.
Ferhat: Kızın adı Şirin.
Tezat: Adı Tezat mı?
Ferhat: K...
Tezat: Şaka şaka. İl başta öyle desene ya.
Ferhat: Zaten öy...
Tezat lafını keser.
Tezat: Tezat'ım oğlum ben, her söylediğime cevap verme.
Ferhat: Tamam.
Tezat: Bu bir cevap mıydı?
Ferhat: Hay...
Tezat: Bak ya. Sus, tamam. Ne için geldiysen, işini hallet de gidelim.
Ferhat: Ne acelen var sanki?
Tezat: Beni bekleyen bir tramvay var, içinde dikiz aynalarından ve kameradan benim gelmemi bekleyen bir tramvay süren dayı var. Memlekette beni bekleyen bir yar, gözleri yaşlı yolları gözleyen bir anam var.
Ferhat: Sen burada yaşıyorsun zaten. Annen niye senin yolunu gözlesin.
Tezat: Annem beni özlediğinden değil. Bizim evin oradaki yolların gözleri var ve bu gözler yaşlı. BU da anneme oldukça ilginç gelecek ki gözleri yaşlı yolları gözlüyor.
Ferhat: Nasıl ya?
Tezat: Lan o kadar insan senin güzüne bassa senin de gözlerin yaşlı olur. Abartma.
Ferhat: Of oğlum ya... sen insan mısın? Konuşma da önüne bak. Bulabileceğin her bilgiye ihtiyacım var.
--------------------------------------------------
Aynı anda İstanbul'da metro turnikelerinde bir kız bir adamı durdurdu.
Kız: Kartımda para bitti de benim yerime siz basar mısınız?
Adam: Senin adın Ayşe mi?
Kız şaşırır.
Kız: Evet. Neren bildiniz?
Adam: Rüyamda gördüm.
Kız şaşırır.
Adam kartını turnikeye bir kez okutur ve gider.
Kız çok daha fazla şaşırır.
--------------------------------------------------
Aynı anda Konya'da tramvay turnikelerinde bir kız bir adamı durdurur.
Kız: Kartımı unutmuşum da benim yerime siz basar mısınız?
Adam: Tabii, neden olmasın?
Adam kızı iter ve kızın eskiden olduğu yere basar.
--------------------------------------------------
Tezat: Şirin diyorduk.
Ferhat: Evet, ne oldu?
Tezat: Anlat işte Şirinle ne ilgisi var?
Ferhat: Bir dağı nasıl delebileceğimi öğrenmem gerek. Sonra bunu makale olarak yazacağım ve Şirin'e vereceğim.
Tezat: Ferhat, Şirin için dağları deler. Bu mu?
Ferhat: Oğlum zaman teorik zaman. Ben bunun mümkün olduğunu ona göstereceğim.
Tezat: Şirin de sana aşık olacak, öyle mi?
Ferhat: Tezatçım, şimdi teorik olar...
Tezat öksürür, bilerek öksürür, acayip yapmacık öksürür.
Ferhat: Ne oldu oğlum?
Tezat arkasını işaret eder gözleriyle ve mükemmel öksürmesine devam eder.
Ferhat: Arkamda biri vaaar?
Tezat patlamış hoparlör gibi öksürür.
Ferhat: Yuh... arkamda öküz var.
Arkasına döner ve Şirin'i görür.
Ferhat: Demek istediğim; şimdi arkamda öküz var.(Tezat'a sırtını dönmüştür.)
Şirin: Kolay gelsin. Vizelere mi çalışıyorsunuz? Rahatsız etmiyorum ya?
Tezat dozu kaçırmış olacak ki artık gerçekten öksürüyordur.
Ferhat: Hayır tabii ki de(öyle hızlı söylemişti ki, aynı şu hızda: Hayırtabikide) (Not: Kağıtta yazarken içi içe yazmıştım. Buraya aktaramadım maalesef.)
Tezat: Şirin'di değil mi?
Şirin: Evet, tanışıyor muyuz?
Tezat: Yo hayır, ben Tezat, şimdi tanışıyoruz.
Şirin: Memnun oldum.
Tezat: Ben de memnun oldum. Ferhat çok bahsetti senden.
Ferhat, Tezat'a gözlerini büyüterek bakar. Çok çirkin bir görüntü yaaa. Şirin görse bölüm değiştirir yani öyle bir hal.
Şirin: Öyle mi?
Tezat: Yani şey, ımm.... dur bak şöyle yapıyoruz şimdi. Soruyu yeni sordun ve ben de hemen cevabı verdim gibi düşünüyoruz. Demek istediğim: Ferhat bana çok bahseder, her şeyden. Sen de bahsettiklerinden birisin.
Şirin: Nasıl?
Ferhat bir bukalemun gibi sandalyenin rengini alıp kamuflaj olmaya çalışmaktadır.
Tezat: Ovv bu daha yanlış oldu, ne dedim ben...şey... Ferhat bana her şeyden bahseder. Senin bahsin de geçmişti. Ohh.
Ferhat bahar gelmişçesine hayat dolmuştur.
Şirin: Anladım ya.(Güler.) Ne çalışıyorsunuz?
Şirin kitabın kapağına bakar.
Şirin: Dağların yapısı mı? Bu dönem böyle bir konu yok ki.
Ferhat: Biliyorum, hobi gibi düşün.
Şirin, Tezat'a döner.
Şirin: Sen bizim bölümde miydin?
Tezat: Kimya okuyorum.
Şirin: Senin de mi hobin?(Hafif imalı sormuştur. Şimdi kız sorduğu için etkisi büyük.)
Tezat:Şey ben de...
Ferhat: Sadece benim hobim, başkasının değil. Tezat yardım etmek istemişti.
Tezat: Çok istedim.
Ferhat: Israr etti.
Tezat: Artık daha çok yardım etmek istediğime karar verdim.
Ferhat: Şimdi de gidiyordu.
Tezat: Seni bırakamam.
Ferhat: Gidiyorsuuun...
Tezat: Asla!
Ferhat: Güvenlikleeeer...
Güvenlikler gelir.
1.Güvenlik: Bir sorun mu var?
Ferhat: Ben maden bölümünden Ferhat.(Kimliğini gösterir.) Arkadaşa dışarı kadar eşlik edin lütfen.
2.Güvenlik: Bizimle gelin lütfen.(Tezat'a söyler.)
Tezat: Ferhat, beni zorla attır. Şu hani iki güvenlik, iki koldan tutup havaya kaldırıyorlar ve zorla götürüyorlar ya, öyle istiyorum. Yolda biraz sallanırım hem.
Ferhat: Güvenlikleeer, atın şunu!
Güvenlikler Tezat'ı istediği şekilde götürürler.
Şirinle Ferhat baş başa kalırlar.
Ferhat makaleyi tamamlar.
Şirin teorik kalmasını istemez.
Ferhat dağları deler.
Şirinle evlenirler.
Devlet, delinmiş dağlara tünel yapar.
Ferhat, Karayolları Genel Müdürü olur.
Şirin, Ferhat'tan Everest'i delmesini ister.
Ferhat buna teşebbüs eder.
Diplomatik kriz olur.
Şirin, neden olduğu duruma çok üzülür ve üzüntüsünden ölür.
Ferhat, Şirin'i kaybetmenin verdiği acıya dayanamaz ve yüksek derecede asit içerek intihar eder. Asit, midesini deler. Ferhat ölür.
Kütüphaneci: Çocuklar nereye?
Tezat: Kütüphaneye.
Kütüphaneci: Önce öğrenci kartlarınızı görmeliyim.
İki öğrenci kütüphaneciye doğru giderler. Cüzdanlarını çıkarıp gösterirler.
Ferhat: Mühendislik. Maden bölümünden Ferhat. Bu arkadaşım da Kimya departmanından Atomaltı Tezat. Ortak dersimizden ödevimiz var ve araştırma yapmak için kütüphaneyi incelemeliyiz. Sizin için bir sorun olmaz diye düşünüyorum. İzninizle memur hanım.
Kütüphaneci: Kusura bakmayın. Sizi sıradan kişiler sandım. Herhangi bir ihtiyacınız olursa haber verin. Arşivlere ulaşmanızı da sağlayabilirim.
Ferhat: Teşekkürler hanımefendi. Siz işinizin gerektirdiği şekilde davrandınız. Rütbenizin yükselmesi için üstlerinize bir tavsiye mektubu yazacağım.
Gençler kütüphaneye geçerler. Kitapları incelerler.
--------------------------------------------------
Kütüphanede iki arkadaş bireysel olarak ders çalışmaktadır.
1.Arkadaş: Olmuyor ya... çözemiyorum, hiçbirini çözemiyorum.
2.Arkadaş: Konuya tekrar çalışalım, anladıktan sonra çözersin.
1.Arkadaş: Abi hiç çözemiyorum diyorum. Hem ne gerek var bunlara?
2.Arkadaş: Laflarına dikkat et!
1.Arkadaş: Yeter artık, bunlar hayatımızda ne...
2.Arkadaş: Sessiz ol... lütfen, lütfen.
1.Arkadaş: Susmak yok artık. Bunlar hayatımızda ne işe yarayacak?(Tüm kütüphanede yankılanır.)
Kütüphaneci, telsize uzanır hemen.
Kütüphaneci: Acil yardım istiyorum. KKK(Kütüphane Karantina Kurumu) acil yardım istiyorum. 451 vakası.
2.Arkadaş: Olamaz, ne yaptın sen?
1.Karantinacı: Vakazede nerede?(Kütüphaneci gösterir.)
1.Arkadaş:Karmaşık sayılardaki -i ne işime yarayacak? -i ifadesinin matematikte ne işi var? En azından Türkçede kullanılsa yanmam. Küfürleri sansürlemek için +i'leri götürür.
1.Karantinacı: Hastalık uç boyutlara ulaşmış. Hastayı kaybediyoruz.
1.Arkadaş: Okulu bırakıp, ticarete atılacağım.
2.Arkadaş: Haaaaaayıııııır...
1.Karantinacı: Ölüm saati?
2.Karantinacı: 18.56.
1.Karantinacı 2.Arkadaşa döner.
1.Karantinacı: Üzgünüz, size iyi çalışmalar.
Karantinacılar, 1.Arkadaşı alırlar ve götürürler.
--------------------------------------------------
Ferhat: Burası boş mu, oturabilir miyiz?
Gereksiz Kişi: Buyurun.
Ferhat: Araştırmalarımıza bu kitaplardan başlayalım.
Tezat: Tamam başlayalım da, daha ne ödevi olduğunu bile anlayamadım. Ödev olduğunu ben niye hatırlamıyorum?
Ferhat: Araştırma yapabilmek için yalan söyledim. Şimdi bana yardım etmelisin. Daha bakacağımız çok kitap var.
Gereksiz Kişi: İstemeden kulak misafiri oldum. Siz kütüphaneciyi mi kandırdınız?
Ferhat: Sen karışma dostum. Bu senin boyunu aşar.
Gereksiz Kişi aşırı bir sırıtmayla yavaş yavaş kalkmaya başlar.
Ferhat: Birader uzunsun tamam, senin boyunu aşmaz, tamam mutlu musun, hadi yorma bizi, daha fazla kalkma. Yarı yoldayken oturman kolay olur.
Tezat: Tamam yardım edeyim de hangi konulara bakmam gerek?
Ferhat: Dağların iç yapısı, taş ve toprak çeşitleri ve özellikleri.
Tezat: Ne için bakıyorsun peki? Bitirme projesi mi?
Ferhat: Bir kız için.
Tezat: Kız mı? Ne alaka? Adı ne? Sizin bölümde mi? Onun ödevini yaparak mı yürümeye çalışıyorsun?
Ferhat: Ne çok soru sordun be, adı Şirin arkadaşım.
Tezat: Tezat'ın neyi şirin lan?
Ferhat: K...
Tezat lafını keser.
Tezat: Yani aslında adımın var bir şirinliği, çekiciliği var. Kendim de adıma sempatiklik katıyorum.
Ferhat: Kızın adı Şirin.
Tezat: Adı Tezat mı?
Ferhat: K...
Tezat: Şaka şaka. İl başta öyle desene ya.
Ferhat: Zaten öy...
Tezat lafını keser.
Tezat: Tezat'ım oğlum ben, her söylediğime cevap verme.
Ferhat: Tamam.
Tezat: Bu bir cevap mıydı?
Ferhat: Hay...
Tezat: Bak ya. Sus, tamam. Ne için geldiysen, işini hallet de gidelim.
Ferhat: Ne acelen var sanki?
Tezat: Beni bekleyen bir tramvay var, içinde dikiz aynalarından ve kameradan benim gelmemi bekleyen bir tramvay süren dayı var. Memlekette beni bekleyen bir yar, gözleri yaşlı yolları gözleyen bir anam var.
Ferhat: Sen burada yaşıyorsun zaten. Annen niye senin yolunu gözlesin.
Tezat: Annem beni özlediğinden değil. Bizim evin oradaki yolların gözleri var ve bu gözler yaşlı. BU da anneme oldukça ilginç gelecek ki gözleri yaşlı yolları gözlüyor.
Ferhat: Nasıl ya?
Tezat: Lan o kadar insan senin güzüne bassa senin de gözlerin yaşlı olur. Abartma.
Ferhat: Of oğlum ya... sen insan mısın? Konuşma da önüne bak. Bulabileceğin her bilgiye ihtiyacım var.
--------------------------------------------------
Aynı anda İstanbul'da metro turnikelerinde bir kız bir adamı durdurdu.
Kız: Kartımda para bitti de benim yerime siz basar mısınız?
Adam: Senin adın Ayşe mi?
Kız şaşırır.
Kız: Evet. Neren bildiniz?
Adam: Rüyamda gördüm.
Kız şaşırır.
Adam kartını turnikeye bir kez okutur ve gider.
Kız çok daha fazla şaşırır.
--------------------------------------------------
Aynı anda Konya'da tramvay turnikelerinde bir kız bir adamı durdurur.
Kız: Kartımı unutmuşum da benim yerime siz basar mısınız?
Adam: Tabii, neden olmasın?
Adam kızı iter ve kızın eskiden olduğu yere basar.
--------------------------------------------------
Tezat: Şirin diyorduk.
Ferhat: Evet, ne oldu?
Tezat: Anlat işte Şirinle ne ilgisi var?
Ferhat: Bir dağı nasıl delebileceğimi öğrenmem gerek. Sonra bunu makale olarak yazacağım ve Şirin'e vereceğim.
Tezat: Ferhat, Şirin için dağları deler. Bu mu?
Ferhat: Oğlum zaman teorik zaman. Ben bunun mümkün olduğunu ona göstereceğim.
Tezat: Şirin de sana aşık olacak, öyle mi?
Ferhat: Tezatçım, şimdi teorik olar...
Tezat öksürür, bilerek öksürür, acayip yapmacık öksürür.
Ferhat: Ne oldu oğlum?
Tezat arkasını işaret eder gözleriyle ve mükemmel öksürmesine devam eder.
Ferhat: Arkamda biri vaaar?
Tezat patlamış hoparlör gibi öksürür.
Ferhat: Yuh... arkamda öküz var.
Arkasına döner ve Şirin'i görür.
Ferhat: Demek istediğim; şimdi arkamda öküz var.(Tezat'a sırtını dönmüştür.)
Şirin: Kolay gelsin. Vizelere mi çalışıyorsunuz? Rahatsız etmiyorum ya?
Tezat dozu kaçırmış olacak ki artık gerçekten öksürüyordur.
Ferhat: Hayır tabii ki de(öyle hızlı söylemişti ki, aynı şu hızda: Hayırtabikide) (Not: Kağıtta yazarken içi içe yazmıştım. Buraya aktaramadım maalesef.)
Tezat: Şirin'di değil mi?
Şirin: Evet, tanışıyor muyuz?
Tezat: Yo hayır, ben Tezat, şimdi tanışıyoruz.
Şirin: Memnun oldum.
Tezat: Ben de memnun oldum. Ferhat çok bahsetti senden.
Ferhat, Tezat'a gözlerini büyüterek bakar. Çok çirkin bir görüntü yaaa. Şirin görse bölüm değiştirir yani öyle bir hal.
Şirin: Öyle mi?
Tezat: Yani şey, ımm.... dur bak şöyle yapıyoruz şimdi. Soruyu yeni sordun ve ben de hemen cevabı verdim gibi düşünüyoruz. Demek istediğim: Ferhat bana çok bahseder, her şeyden. Sen de bahsettiklerinden birisin.
Şirin: Nasıl?
Ferhat bir bukalemun gibi sandalyenin rengini alıp kamuflaj olmaya çalışmaktadır.
Tezat: Ovv bu daha yanlış oldu, ne dedim ben...şey... Ferhat bana her şeyden bahseder. Senin bahsin de geçmişti. Ohh.
Ferhat bahar gelmişçesine hayat dolmuştur.
Şirin: Anladım ya.(Güler.) Ne çalışıyorsunuz?
Şirin kitabın kapağına bakar.
Şirin: Dağların yapısı mı? Bu dönem böyle bir konu yok ki.
Ferhat: Biliyorum, hobi gibi düşün.
Şirin, Tezat'a döner.
Şirin: Sen bizim bölümde miydin?
Tezat: Kimya okuyorum.
Şirin: Senin de mi hobin?(Hafif imalı sormuştur. Şimdi kız sorduğu için etkisi büyük.)
Tezat:Şey ben de...
Ferhat: Sadece benim hobim, başkasının değil. Tezat yardım etmek istemişti.
Tezat: Çok istedim.
Ferhat: Israr etti.
Tezat: Artık daha çok yardım etmek istediğime karar verdim.
Ferhat: Şimdi de gidiyordu.
Tezat: Seni bırakamam.
Ferhat: Gidiyorsuuun...
Tezat: Asla!
Ferhat: Güvenlikleeeer...
Güvenlikler gelir.
1.Güvenlik: Bir sorun mu var?
Ferhat: Ben maden bölümünden Ferhat.(Kimliğini gösterir.) Arkadaşa dışarı kadar eşlik edin lütfen.
2.Güvenlik: Bizimle gelin lütfen.(Tezat'a söyler.)
Tezat: Ferhat, beni zorla attır. Şu hani iki güvenlik, iki koldan tutup havaya kaldırıyorlar ve zorla götürüyorlar ya, öyle istiyorum. Yolda biraz sallanırım hem.
Ferhat: Güvenlikleeer, atın şunu!
Güvenlikler Tezat'ı istediği şekilde götürürler.
Şirinle Ferhat baş başa kalırlar.
Ferhat makaleyi tamamlar.
Şirin teorik kalmasını istemez.
Ferhat dağları deler.
Şirinle evlenirler.
Devlet, delinmiş dağlara tünel yapar.
Ferhat, Karayolları Genel Müdürü olur.
Şirin, Ferhat'tan Everest'i delmesini ister.
Ferhat buna teşebbüs eder.
Diplomatik kriz olur.
Şirin, neden olduğu duruma çok üzülür ve üzüntüsünden ölür.
Ferhat, Şirin'i kaybetmenin verdiği acıya dayanamaz ve yüksek derecede asit içerek intihar eder. Asit, midesini deler. Ferhat ölür.
Yorumlar
Yorum Gönder