Ertelemek, Bazen Soruları Değiştirir
Garson, siparişi almak için üçüncü kez gelmişti. Metin, "biraz sonra" dedi garsona. Metin, Defne'yle buluşmaya erkenden gelir ve her zaman böyle olurdu. Metin ve Defne liseden beri arkadaşlardı, çok yakın arkadaş. Metin, Defne'yi çok seviyordu, gerçekten seviyordu, aşıktı liseden beri. Şimdi farklı üniversitedelerdi.
'Bu sefer söyleyeceğim' dedi kendi kendine. Son 2 yıldır her buluşmadan önce kendine mutlaka bunu hatırlatırdı.-Aferin sana Metin-
Defne genellikle olduğu gibi yine tam zamanında geldi. "Çok beklettim mi?" diye sordu.-canım ya nasıl da kibar, ıhım yengemiz-
Metin, "Ben de şimdi geldim." dedi.
Defne oturdu ve konuşmaya başladılar. Üniversite ve dersler hakkında konuştular. Tam o sırada yüzünde güller açmış bir şekilde garson çıkageldi. Siparişleri aldıktan sonra mutlu bir şekilde ayrıldı yanlarından. Birkaç dakika sonra siparişleri getirdi.
Uzun uzun konuştular, eğlendiler ve Defne "Kalkalım" dedi. Metin, Defne'yi evine bıraktı. Kendi evine dönerken birden durdu. Yine söyleyememişti. Bir müddet öyle kaldı sonra önünden geçen kedi ürkmesini ve kendine gelmesini sağladı. Şaşıracak bir şey yoktu aslında. Her zaman aynısı olurdu. Metin, 'her daldığımda önümden bu kedi geçiyor galiba beni takip ediyor' diye düşündü, sırıtıyordu. Eve geldiğinde geç olmuştu. Kendini yatağa attığı gibi uyudu ve uyandı. 'Ne çabuk sabah oldu?' diye iç geçirdi. Salona gidip televizyonu açtı ve telefonuyla uğraşmaya başladı. Televizyona bakmazdı genelde; ama spiker telaşla bir şeyler söylüyordu. Metin birden televizyona odaklandı. Spiker telaşla "Öncelikle birkaç akıl hastası olduğu düşünülüyordu; ancak olaylar çok daha büyük bir hal aldı. İnsanlar birbirlerine saldırıyorlar...he...he...hem de birbirlerini ısırıp, parçalıyorlar. Yetkililerden hiçbir açıklama gelmedi. Ama n'olur evlerinizden çıkmayın. Kapılarınızı kilitleyin. Polis hatlarının çöktüğünü düşünüyoruz. Dikkatli olun, sevdiklerinizi uyarın, herkes evlerinde kalsın. Allah yardımcımız olsun..."
Metin ne olduğunu anlamaya çalışırken diğer kanallara bakıyordu ve durumun ciddiyetini anladı. Aklına hemen Defne geldi. Mesaj attı hemen. Defne de çevrim içiydi. Birbirlerine iyi olup, olmadıklarını sordular.
Metin, artık daha geç olmadan Defne'ye onu sevdiğini söylemeye karar verdi. 'Seni seviyorum Defne hemde herseyden cok. Lisede tanistigimizdan beri. seni cok seviyorum sana aşığım.' yazdı. Defne mesajı gördü. Metin ekrandan takip ediyordu, kalbi saniyede dakikalarca atıyordu. 'yazıyor...' ibaresini gördüğünde bayılacak gibiydi. Metin bekledi, bekledi; ama cevap gelmiyordu. 'Ne kadar uzun yazıyor, acaba, acaba... kızgın mı bana, söylemese miydim?' diye düşünürken, Defne çevrimdışı oldu. Mesaj da gelmemişti. Hemen Defne'yi aradı, aradı, aradı. Çalıyordu; ama cevap yoktu. Haberlere gözü takıldı o esnada. Spiker "Onl...onlar insan olamaz. Polis, saldırganları vurmaya başladı. Onlardan uzak durun ve kendinizi korumak için gerekeni.... ne olduğunu söylemeye dilim varmıyor... kendinizi ve sevdiklerinizi korumak için gerekeni yapın, polislerimizin yaptığını yapın..." diyordu ağlayarak. Defne'ye ulaşmak için evden çıktı hiç düşünmeden. İnsanlar kaçıyorlar, insanlar saldırıyorlardı. Metin hala ne olduğunu ve bunların neden olduğunu anlayamamıştı. Metin'e doğru koşan birkaç kişi vardı. Metin çok korkmuştu. Uzun bir kaçıştan sonra kurtulmuştu onlardan. Defne'nin evine geldiğinde soluk soluğaydı. Kapıyı çaldı; ancak açan yoktu. En yakın camı kırdı ve içeri girdi. İçeride, hemen yanında bir vazo gördü ve onu eline aldı. Yavaş yavaş yürümeye başladı. Birden, biri saldırdı. Metin, vazoyu kafasına geçirdi. Adam yere yığıldı. Defne'nin babasıydı, yere yığılan adam. Metin çok korkmuştu, yine de yürümeye devam etti. Önündeki odanın kapısını araladığı zaman, içeride tuhaf hareketlerle dönen Defne'yi gördü. İçi çok daha tuhaf oldu. O sırada Defne, Metin'i fark etti ve birdenbire saldırmaya çalıştı. Metin hemen girdiği cama doğru koştu ve atladı. Arkasına bakmadan hızla kaçtı ve boş bir sokakta, sırtını sokak lambasına dayayıp soluklanmaya başladı. O sırada aklında sadece tek bir soru vardı: 'Acaba Defne de beni seviyor muydu?' Şaka şaka; aklındaki tek soru: 'Nasıl hayatta kalacağım?' idi.
'Bu sefer söyleyeceğim' dedi kendi kendine. Son 2 yıldır her buluşmadan önce kendine mutlaka bunu hatırlatırdı.-Aferin sana Metin-
Defne genellikle olduğu gibi yine tam zamanında geldi. "Çok beklettim mi?" diye sordu.-canım ya nasıl da kibar, ıhım yengemiz-
Metin, "Ben de şimdi geldim." dedi.
Defne oturdu ve konuşmaya başladılar. Üniversite ve dersler hakkında konuştular. Tam o sırada yüzünde güller açmış bir şekilde garson çıkageldi. Siparişleri aldıktan sonra mutlu bir şekilde ayrıldı yanlarından. Birkaç dakika sonra siparişleri getirdi.
Uzun uzun konuştular, eğlendiler ve Defne "Kalkalım" dedi. Metin, Defne'yi evine bıraktı. Kendi evine dönerken birden durdu. Yine söyleyememişti. Bir müddet öyle kaldı sonra önünden geçen kedi ürkmesini ve kendine gelmesini sağladı. Şaşıracak bir şey yoktu aslında. Her zaman aynısı olurdu. Metin, 'her daldığımda önümden bu kedi geçiyor galiba beni takip ediyor' diye düşündü, sırıtıyordu. Eve geldiğinde geç olmuştu. Kendini yatağa attığı gibi uyudu ve uyandı. 'Ne çabuk sabah oldu?' diye iç geçirdi. Salona gidip televizyonu açtı ve telefonuyla uğraşmaya başladı. Televizyona bakmazdı genelde; ama spiker telaşla bir şeyler söylüyordu. Metin birden televizyona odaklandı. Spiker telaşla "Öncelikle birkaç akıl hastası olduğu düşünülüyordu; ancak olaylar çok daha büyük bir hal aldı. İnsanlar birbirlerine saldırıyorlar...he...he...hem de birbirlerini ısırıp, parçalıyorlar. Yetkililerden hiçbir açıklama gelmedi. Ama n'olur evlerinizden çıkmayın. Kapılarınızı kilitleyin. Polis hatlarının çöktüğünü düşünüyoruz. Dikkatli olun, sevdiklerinizi uyarın, herkes evlerinde kalsın. Allah yardımcımız olsun..."
Metin ne olduğunu anlamaya çalışırken diğer kanallara bakıyordu ve durumun ciddiyetini anladı. Aklına hemen Defne geldi. Mesaj attı hemen. Defne de çevrim içiydi. Birbirlerine iyi olup, olmadıklarını sordular.
Metin, artık daha geç olmadan Defne'ye onu sevdiğini söylemeye karar verdi. 'Seni seviyorum Defne hemde herseyden cok. Lisede tanistigimizdan beri. seni cok seviyorum sana aşığım.' yazdı. Defne mesajı gördü. Metin ekrandan takip ediyordu, kalbi saniyede dakikalarca atıyordu. 'yazıyor...' ibaresini gördüğünde bayılacak gibiydi. Metin bekledi, bekledi; ama cevap gelmiyordu. 'Ne kadar uzun yazıyor, acaba, acaba... kızgın mı bana, söylemese miydim?' diye düşünürken, Defne çevrimdışı oldu. Mesaj da gelmemişti. Hemen Defne'yi aradı, aradı, aradı. Çalıyordu; ama cevap yoktu. Haberlere gözü takıldı o esnada. Spiker "Onl...onlar insan olamaz. Polis, saldırganları vurmaya başladı. Onlardan uzak durun ve kendinizi korumak için gerekeni.... ne olduğunu söylemeye dilim varmıyor... kendinizi ve sevdiklerinizi korumak için gerekeni yapın, polislerimizin yaptığını yapın..." diyordu ağlayarak. Defne'ye ulaşmak için evden çıktı hiç düşünmeden. İnsanlar kaçıyorlar, insanlar saldırıyorlardı. Metin hala ne olduğunu ve bunların neden olduğunu anlayamamıştı. Metin'e doğru koşan birkaç kişi vardı. Metin çok korkmuştu. Uzun bir kaçıştan sonra kurtulmuştu onlardan. Defne'nin evine geldiğinde soluk soluğaydı. Kapıyı çaldı; ancak açan yoktu. En yakın camı kırdı ve içeri girdi. İçeride, hemen yanında bir vazo gördü ve onu eline aldı. Yavaş yavaş yürümeye başladı. Birden, biri saldırdı. Metin, vazoyu kafasına geçirdi. Adam yere yığıldı. Defne'nin babasıydı, yere yığılan adam. Metin çok korkmuştu, yine de yürümeye devam etti. Önündeki odanın kapısını araladığı zaman, içeride tuhaf hareketlerle dönen Defne'yi gördü. İçi çok daha tuhaf oldu. O sırada Defne, Metin'i fark etti ve birdenbire saldırmaya çalıştı. Metin hemen girdiği cama doğru koştu ve atladı. Arkasına bakmadan hızla kaçtı ve boş bir sokakta, sırtını sokak lambasına dayayıp soluklanmaya başladı. O sırada aklında sadece tek bir soru vardı: 'Acaba Defne de beni seviyor muydu?' Şaka şaka; aklındaki tek soru: 'Nasıl hayatta kalacağım?' idi.
Yorumlar
Yorum Gönder